Emanet: Baksı Museum / Bayburt - Türkiye

Vuslat: Emanet

Baksı Müzesi

2023

 

Vuslat, Chus Martinez küratörlüğündeki, Baksı Müzesi'ndeki Emanet isimli ilk kişisel sergisindebir yıldan fazla süredir üzerinde çalıştığı yeni bir eser grubuyla izleyici karşısına çıkıyor. Sanatçı, sergideki farklı eserlerdeki sanatsal dil ve malzeme çeşitliliğiyle- metin, heykel, çizim, ses, enstalasyon - izleyiciyi "emanet" kavramının tezahürlerini keşfetmeye davet ediyor. Vuslat, sergide yer alan farklı eserlerle, güven, bağlılık, derin bir sadakat ve koruyuculuğun değerini ifade eden ‘emanet’ kavramının anlamlarına atıfta bulunuyor.

 

Vuslat'ın emanet kavramına olan ilgisi, çağımızın rasyonel taksonomik düşünce tarafından belirlenen pragmatizmini aşabilen bir kavramın arayışının neticesinde ortaya çıkıyor. Yaşamı daha düşük ve daha yüksek önem düzeylerine ayıran, insanı insandan ve doğadan ayıran ve duygusal bağları giderek imkânsız hale getiren bu düşünce biçimine karşı bir duruş olarak emanet kavramını irdeliyor. Emanet kavramı, güven duygusunun ve bizi daha ileri bir yaşam şekline uyandırabilecek düşünce sisteminin cazibesini yansıtan bir fikir olarak Vuslat’ın sergisinde ve felsefesinde neredeyse sihirli bir güç olarak ortaya çıkıyor. Nasıl mı?
Geçmiş nesillerle, toprakla, geleneklerle samimi bir çaba ile bağlantı kurarak; bugün ve geçmişte diğer insanların deneyimlerine kulak verme ve duyularımızı açma egzersiziyle; açgözlülükten ve kayıtsızlıktan uzak bir bakış açısı ve neşe kültürünün çağrısını yaparak...

 

Vuslat'ın sergisinde merkezi bir alanda konumlanan “Yaşamın Göbek Bağı” enstalasyonu, sanatçının anneannesinden emanet olarak aldığı bir zincirden ilham alıyor. İnsanlık olgusunun aslında son derece yeni bir kavram olduğunu hatırlatan bu eser, günümüz insanının yalnızca 300 yıllık bir figür olduğunu ve farklı versiyonlarının sadece mümkün değil, aynı zamanda arzu edilir olduğunu vurguluyor. Eser, sadece Vuslat'ın bu bölgede köklenen kendi aile tarihine cevap vermekle kalmıyor, aynı zamanda insanlık için yeni bir bireyin olasılığı olarak konumlanıyor. Sergi, merkezi yerleştirmenin etrafında konumlandırılan diğer eserlerle birlikte güçlü bir anlatı oluşturuyor. Kil heykelleri, gümüş kaplı sığır kuyruğu bitkileri, muskalar, iyileşmeyi arayan yeniden düzenlenmiş bir heykel yerleştirmesi, dinamik çizimler, kumaş ve ses yerleştirmeleri gibi çeşitli eserler, bu anlatının somut bir ifadesi haline geliyor.

 

Bu sergi, izleyicileri farklı bir dünya içinde yolculuğa çıkarıyor. Yaşamın köklerine, geçmişe ve hikayelere doğru bir yolculuk yapıyoruz, ancak aynı zamanda geleceğe de bakıyoruz. Vuslat'ın eserleri, güçlü bir ruhaniyet taşıyor ve izleyicileri duyuları aracılığıyla derin bir keşfe çıkarıyor. “Emanet” sergisi, kendimizle ve dünyamızla olan ilişkimizi keşfetmek için ilham verici bir fırsat sunuyor.


Onun ellerinde şekillenen sergi; müzeye giren ışığın, coğrafyanın ve dışarıdaki yaşamın içeriye taşındığı fakat aynı zamanda da yeni bir forma doğru da evrildiği yeni bir alan açar. Işık, bazı insanlar için kendisi dışında hiçbir şeye işaret etmeyebilir. Ancak Vuslat için ışık, günlük etkileşimimizi kozmosla anlamamızı sağlayan bir materyal ve izleyicileri müzenin içindeki gizemli bir dünyaya daldıran; yüzeyi, rengi ve uzayı algılamamızı mümkün kılan bir enerjidir.

 

Vuslat, Baksı Müzesi'nde bugüne kadar yaptığı en büyük enstalasyonu hayata geçiriyor.Kil heykel yerleştirmesi “Bir Varmış Bir Yokmuş,” sanatçının önceki sergisinde sergilediği mermerden heykellerini anımsatıyor. Ancak basit ama kadim bir malzeme olan kilin kullanımı, heykellere güçlü bir ruhani mahiyet kazandırıyor. Bu yansıma, sanatçının karakteristik dinamik çizimlerinde olduğu gibi, tüm eserlerde de var olan, toprak renklerini kullanan bir formda karşımıza çıkıyor. Çizimleri, izleyiciye duvarların sadece pasif birer asım alanı olmadığını hatırlatırken aynı zamanda enerjileriyle - çizgilerin güçlü ve dinamik akışı sayesinde - gerçeği şekillendiren birer katalizör olarak hareket ettiklerini ima ediyor. Çizimler, sergi içinde tüm duyularımızı canlı tutmanın önemini hatırlatıyor: dinleyerek ve dokunarak, ışık ve ses yerleştirmelerinin rüzgarının hissedilmesiyle algılayarak, ruhumuzla hissederek ve zihnimizi bir dönüşüme açarak deneyimlemeye davet ediliyoruz.

Vuslat, Baksı Müzesi'ndeki ilk sergisi için, eserlerin hepsini bağlayıcı ve büyüleyici bir şekilde bir araya getiren etkileyici bir yöntem oluşturuyor, bu da onları tek bir bütün gibi algılamamızı sağlıyor. Sergi, sanatçının farklı materyaller arasında akıcı bir geçiş yapma yeteneğini, bölgenin ve geleneklerin detaylı bir şekilde araştırıldığını aynı zamanda Vuslat'ın organik malzeme tabanlı araştırmalarını pratiğinde nasıl somutlaştırdığını böylelikle geçmişi ve bugünü ortaya koyuyor. Eserler arasında hiyerarşik düzenin olmadığı bir yaklaşımla kurularak, Vuslat'ın yöntemlerinin ilişkisel ve açık yapısını ortaya çıkarıyor. Bunun yerine, izleyicinin kendi zihninde oluşan ilişkisel yapı, eserleri birbirine bağlayan unsurları ortaya çıkarıyor. Bu açık yapı sayesinde Vuslat'ın yöntemleri de izleyicinin önüne seriliyor ve geçmişle bugünü bir araya getirerek, zihinleri aydınlatıyor.

 

"Emanet", insanların ve yaratımların gerçekleştirebileceği harikaları keşfetmek için özgürleşebilecekleri yeni bir yaşamın olasılıkları üzerine derin ve dikkatli bir düşünceyi yansıtır. Kapitalist anlatıların vurguladığı biyo-güç, tüm canlıların ve varlıkların hayatlarını belirleyebilir ve hatta yok edebilir. Bu nedenle, insanların varoluşlarını, mevcut tüm yaşam formlarıyla ilişkilendirmeleri gerekmektedir. Bu ilişki, yalnızca yaşamın kuvvetleri aracılığıyla gerçekleşebilir ve herhangi bir zekâ, yaşam kuvvetlerinin ötesine geçemez. Sanat, insanlık mirasımızı oluşturan tüm olumsuz güçleri pozitiflere dönüştürerek barış içinde hayatta kalmamızı sağlamakla yükümlüdür. Bu nedenle, sanatın önemi ve değeri büyüktür. "Emanet" bu düşünceleri yansıtır ve insanların doğayla uyumlu bir şekilde var olabilecekleri bir geleceğe doğru ilerlemeleri gerektiğine işaret eder.


                                                                                                          Chus Martinez

 

Vuslat. The Soul of Emanet

Baksi Museum

Spring -Summer 2023

 

For her first solo exhibition at the Baksi Museum in Bayburt, Vuslat has devoted herself for over a year to producing a new body of work presented under the title “The Soul of Emanet”. The various works, which use a manifold of artistic languages and materials including text, sculpture, drawing, audio, and installation, are committed to exploring the manifestations of the notion of "emanet". Emanet is a concept that originated from the culture of modern-day Türkiye’s geography, which expresses and embodies the values of trust, devotion, deep loyalty, and guardianship.

 

Vuslat's interest in this notion relates to her search for a concept capable of surpassing the pragmatism of our times, marked by a rational taxonomic way of thinking that divides life into lower and higher orders of importance, separating people from people and people from nature, making affective connections among us more and more impossible. Emanet emerges in her exhibition and in her philosophy as an almost magical force, an idea that embodies the very emotion of trust and the charm of a system of thought capable of waking us up to a further form of life. This awakening is achieved through a sincere effort to connect to ancestors, land, and traditions, through the exercise of listening and opening our senses to the experiences of others - today and in the past - and through the invocation of a culture of care and joy free of greed and indifference towards others.

Occupying the central place in Vuslat's exhibition at Baksi is an umbilical cord installation that originates from a chain that belonged to the artist's grandmother. The piece is the spine of a new being, one capable of reminding itself that a man is only a recent invention, that the human, as we know it today, is a figure not yet two centuries old, and that other versions of it, other human identities, are therefore not only possible but desirable.

The piece responds to Vuslat's own history - since her own ancestors were from this beautiful northeast region - but stands there for all of us as the marker of the very possibility of a new individuum. Around that core piece, several other pieces alert us that the exhibition has a strong narrative flow that is embodied through the materials the different works use. These materials include sculptures of clay, plants casted in metal, amulets, repaired pieces that once broke but are now recomposed to recall recovery and healing, dynamic drawings, and the use of cloth and sound.

 

The exhibition, in Vuslat's hands, becomes an immaterial medium that has the power to create a new form of space that integrates the light from the outside world. For some people, light may be nothing more than itself, but for Vuslat, it is a material that enables us to comprehend our everyday interaction with the cosmos. It is an energy that allows us to perceive surface, color, and space, immersing the viewers in a mysterious world inside the museum. At the Baksi Museum, Vuslat is creating her largest installation to date. The dancing clay sculptures, reminiscent of her former marble pieces, are imbued with a strong spiritual aura due to the use of clay, a simple but very symbolic material. This aura permeates all of her works, including her dynamic drawings made with natural pigments made by Vuslat using rocks and soil she collected from the surrounding.  The powerful waves of lines that manifest in the drawings remind us that the walls are not just passive holders but also catalysts shaping reality with their energy. The drawings play a crucial role in reminding us of the importance of using all our senses to experience the exhibition fully.

Vuslat's exhibition at the Baksi Museum is a mesmerizing connection between all of her works, making them appear as one cohesive entity. The exhibition showcases how the artist fluidly shifts between different media and her well-informed and well-researched exploration of the region, its customs, and traditions. Vuslat's organic-material approach embodies her research in her practice, allowing her to manifest both present and past. The exhibition has a non-hierarchical approach towards the pieces, showcasing the relational and open structure of Vuslat's methods.

“The Soul of Emanet” is a profound and thoughtful reflection on the possibility of a new life. It is an existence freed from the current capitalistic narratives of bio-power, which stress all the wonders humans and their creations can achieve, but also destroy. Placing our existence as a living being in relation to all existing forms of life is the only viable future. No intelligence can emerge outside the forces of life. Art has the mandate to transform all negative forces that make up our human legacy into positive ones to ensure survival in peace.

 

                                                                                              Chus Martínez