Emanet: MSGSU Tophane-i Amire, Istanbul
Past exhibition
Views
Exhibition Text
Emanet içinde yaşadığımız kültürel coğrafyalarda var olmuş ve birçok kadim toplumun paylaştığı bir olgudur.
... ve kadimler bize şunu hatırlatır: Emanet hiçbir karşılık beklemeden gerçekleştirilen bir müşterekleşme pratiğidir. Armağan ekonomisinin günümüzdeki uzantılarından biri olarak da tanınabilir.
Emanet eden ve emanet edilen arasında hem bir süre, hem de bir süreç vardır. Bu süre ve süreç içinde karşılıklı güven, ilgi, sadakat ve vefa gibi değerlerin birlikte üretilmesine dayanan bir söz akdi yapılır. Bu sessiz sözleşmeye koşulsuzca itimat etmede ustalık kazanarak, kendimizle ve başkalarıyla güçlü bağlar kurabileceğimiz daha medeni bir toplumsallaşma mümkün olabilir.
Burada sadece emanet edilen şeylere odaklanmak yerine, emaneti sorumluluk alma, yaşama hükmeden sınırlamalara birlikte müdahil olma, karşılık verme ve cevaba kabil olma yeteneğine sahip çıkma gibi etik, ontolojik ve epistemolojik ilişkiler üretmeye yapılan bir davet olarak da konumlandırabiliriz.
O halde Sara Ahmed’in deyişiyle “[k]endisini neyin beklediğini bilmeyen, tanımadığı bir yola koyulan, menziline içerik atfetmeyen bir tür iyimserlik” halini bir değer olarak hakikaten de bugün, acaba yeniden emanet alabilir ve emanet bırakabilir miyiz?
Vuslat’ın Emanet sergisi, “sinematografik düşünebilmeye açılan bir çoksesli hafıza kaydı ve bir anlatı peyzajı” olarak kurgulandı. Beş kubbe altında, düşüncenin kristalleşmesi olarak karşılaştığımız Vuslat’ın her bir eseri, bir hafıza sekansı olarak konumlandırıldı.
Birçok momentumu olan sergide, bir an, kuş bakışıyla puslu dağların ardında kaybolanları geniş plana açılıp görebiliriz. Bir diğer an ise, moleküler bir perspektife geçip, DNA yapılı bir zincirin etrafında yürürken atalarımızdan aldığımız enformasyonu nasıl saklayıp koruduğumuza ya da değiştirdiğimize odaklanabiliriz. Yaşamın hangi anlarını hafızamıza nasıl kaydettiğimizi, bu hafıza kayıtlarıyla nasıl b(ağ)lar kurduğumuzu ve hiç unutmadıklarımızı anımsarız.
Bazen usulca havada asılı kalabiliriz. Bazen de bir kara delik gibi gözüken şimdiki zamanın ve geleceğin karanlığından sakınmak için yan yana durarak ışıldayanların iyileştirici ve umut verici gücüne sahip çıkabiliriz.
Bakış açılarının devingenliği sayesinde hareketlilik kazanır, yersizyurdsuzlaşabilir ve yeniden yere yurda dönebiliriz. Bir hafıza sekansından diğerine geçen anlar ve anlatılar arasında dolanırken, hem kendi yaşamımızı bir film şeridi gibi kendi kendimize yansıtarak tefekküre imkan veren, hem de başka tahayyül olasılıklarına açılan bir birlikte oluş halini deneyimleriz.
Doç. Dr. Ebru Yetişkin
Küratör
1 Nisan 2024, İstanbul
Emanet is a phenomenon embraced and shared by various ancient societies that have existed in the cultural geographies we live in.
… and the ancients remind us: emanet is a commoning practice that is realized without expecting anything in return. Emanet can also be recognized as one of the modern-day extensions of the gift economy.
A mutual contract based on the co-production of values such as trust, caring, loyalty and promise is made within the duration and the process between the entruster and the entrusted. By gaining artistry over time in relying on this silent contract unconditionally, a more civilized socialization in which we can establish strong associations with ourselves and with others can become possible.
Rather than merely focusing on the things that are entrusted, we can also situate emanet as a way of generating ethical, ontological and epistemological relations of enactment, intra-active entanglements and response-ability.
Then, in Sara Ahmed's words, can we embrace emanet as "a kind of optimism that does not know what awaits oneself, sets off on a path that one does not know, and does not attribute content to its destination” today?
Vuslat's Emanet exhibition is designed as a polyphonic memory record and a narrative landscape that opens itself to “cinematographic thinking". As a crystallization of thought under five domes, each artwork of Vuslat is situated as a memory sequence.
In the exhibition, which has many momentums, for a moment, we may see what is lost behind the misty mountains from a bird's eye view. At another moment, we can shift to a molecular perspective and focus on how we store, preserve, or modify the information we receive from our ancestors as we walk around a DNA-structured chain. We remember which moments of life we recorded in our memory, how we established connections with our memory records and also with those that we never forget.
Sometimes we float gently in the air. Sometimes we stand side by side and embrace the healing and hopeful power of those that shine in gloomy times and spaces to avoid the darkness of the present and the future moments, which may seem like a black hole to us. Thanks to the dynamism of these shifting perspectives, we can become mobile, deterritorialized and reterritorialized.
As we wander among narrative landscapes that extend from one memory sequence to the next, projecting life on ourselves like a film, we experience a state of coexistence that both allows self-reflexivity and opens up to the other possibilities of imagining life.
Assoc. Prof. Ebru Yetişkin
Assoc. Prof. Ebru Yetişkin
Curator
April 1, 2024, Istanbul